Silahlı Örgüt Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesinde düzenlenmiş olup Aras Hukuk Bürosu tarafından sunulan bu makalemizde 5237 sayılı özel olarak incelenecektir.
Silahlı Örgüt suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar başlıklı beşinci bölümde düzenlenmiştir.
Silahlı Örgüt Suçu TCK 314 Nedir ?
Madde 314-
(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır
SİLAHLI ÖRGÜT NEDİR?
Türk Ceza Kanununun 314. Maddesinde düzenlenen silahlı örgüt ile 220. Maddede düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundaki örgüt birbirine karıştırılmamalıdır. 314. Maddede yer alan silahlı örgüt, anayasal düzene karşı suç işlemek amacıyla kurulan, siyasi hedefleri bulunan örgüt anlamına gelmektedir. Yargıtay da bir kararında örgütü tanımlarken şu cümlelere yer vermiştir:
“…Soyut bir birleşmeden ziyade bünyesinde organik ve hiyerarşik yapı ve dolayısıyla alt üst ilişkisi, emir komuta zincirinin hakim olduğu bir yapılanma olup, bu ilişki nedeniyle mensupları üzerinde hakimiyet kuran güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Altlık üstlük ilişkisi, emir ve talimat yetkisini içerir basit de olsa hiyerarşinin mevcudiyeti ve belirsiz sayıda suçlar işlemek için bir araya gelmenin devamlılığını gösteren dış emarelerin varlığı ve amaçlanan suçlar için örgütsel yapı, üye, araç gereç bakımından elverişli olması gereklidir.
Örgütün amaçlarına ulaşmak bakımından bu niteliklere sahip olup olmadığı somut olaya göre belirlenmelidir.” Şeklinde örgüt tanımlanmıştır. Örgütün madde metninde de görüleceği üzere silahlı olması gerekmektedir. Silah bu suçun unsurlarından biridir. Ancak örgütün bütün mensuplarının silahlı olması zorunlu değildir; hedeflenen suçların işlenmesini sağlayabilecek derecede olmak üzere bazı üyelerin silahlı olması suçun oluşması için yeterlidir.
SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ
TCK m. 314’ün üç fıkrası da takibi şikayete bağlı olmayan suçlardır. Bu sebeple soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılacaktır. Şikâyete tabi olmadığından bu suçta yapılması gereken işlem ihbardır. Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılacaktır.
UZLAŞTIRMA
Uzlaştırma, ceza hukukunda suçun mağduru ve failinin tarafsız bir uzlaştırmacı gözetiminde iletişim kurmasıdır. Tarafların sürecin sonunda bir anlaşmaya varmaları uzlaşma olarak ifade edilirken, uzlaştırma sürecin bütününe verilen isimdir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi suçlar kural olarak uzlaştırma kapsamındadır. (CMK md.253/1-a). Silahlı Örgüt suçu Anayasal düzene karşı suçlardan olduğundan uzlaşmaya tabi değildir.
KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Korunan hukuki değer kanun ile korunan ve ayrıca ihlal edilebilen hak veya menfaattir. Kanun koyucunun amacı toplumsal barışı-henüz amaçlanan suçlar gerçekleşmemiş olsa dahi- korumaktır. Devletin ve toplumun güvenliği, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişinde yer alan tüm unsurlara karşı suç işlemek amacıyla örgütleşerek ve çeteleşerek oluşturulan tehlike ortamının giderilmesine ilişkin yara da bu suçun korunan hukuki değerlerindendir. Bu sebeple korunan hukuki değer kamu güvenliği ve kamu barışıdır.
Silahlı Örgüt Suçu Unsurları
1-MADDİ UNSUR
FAİL
Bir suçun faili kanunda sayılmış olan fiilleri gerçekleştiren kişidir. Bazı suçlar niteliği itibariyle herkes tarafından işlenebilirken bazı suçlar belirli bir sıfat ve niteliğe sahip kişiler tarafından işlenebilir. Yalnızca suçun hukuki tanımında yer alan özelliğe ya da yükümlülüğe sahip kişi tarafından işlenebilen suçlara özgü suç denir. Özgü suçlarda fiilin başkası tarafından işlenmesi durumda suç oluşmamaktadır. Silahlı örgüt suçunun işlenmesi için failin kamu görevlisi olması gerekmemektedir. Silahlı örgüt suçu özgü bir suç olmadığı için kişisel suç niteliğindedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere suç ve ceza politikası gereği olarak ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu anlayış Anayasamızda da güvence altına alınan ceza sorumluluğunun kişiselliği kuralının sonucudur. Görüldüğü üzere tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanmamaktadır. Bu sebeple tüzel kişiler suçun faili olamazlar. Tüzel kişiler aracılığıyla bu suçun işlenmesi durumunda tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanabilecektir.
MAĞDUR
Suçun mağduru yukarıda belirtilen suç olarak sayılan fiillerden dolayı doğrudan zarar gören, haksızlığa uğrayan, ekonomik kaybına sebep olunan kişidir. Bu suçta mağdur, toplumu oluşturan her bir ferttir. Toplumun demokratik iradesi hedef alındığı için tüm toplum mağdur sıfatına haizdir. Failin eylemi ile birden fazla kişi de mağdur olabilir.
FİİL
2-MANEVİ UNSUR
Silahlı örgüt suçu kasten işlenebilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. (TCK m. 21) Failin bu suçu işleyebilmesi için kusura sahip olması gerekmektedir. Kusurun olmaması durumunda failin cezalandırılması mümkün değildir. Ceza hukukunda ‘’kusursuz ceza olmaz’’ ilkesi geçerlidir. Kişinin kusuru bulunmamakla birlikte hukuka aykırı fiilli haksızlık teşkil edebilir fakat bahsedildiği üzere cezalandırılması mümkün değildir. Kusurun bulunmadığı hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu madde 223/3’e göre ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir. Failin kastı bilerek ve isteyerek hukuka aykırılık içermelidir.
Silahlı Örgüt Suçu Özel Görünüş Halleri
TEŞEBBÜS
Türk Ceza Kanununda teşebbüs 35. maddede düzenlenmiştir. ‘’Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.’’ denilerek açıklanmıştır.
Kanunun lafzında da bahsedildiği gibi elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunda teşebbüs oluşacaktır.
İŞTİRAK
Suça iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder (TCK m.37).İştirak konusunda özellik arz eden bir durum bulunmamaktadır. Türk Ceza Kanunundaki özel hükümlere gidilecektir.
Suça iştirak, 5237 sayılı TCK’nın 37’nci maddesinde “Faillik”, 38’inci maddesinde “Azmettirme”, 39’uncu maddesinde “Yardım etme” ve 40’ıncı maddesinde “Bağlılık kuralı” başlığı altında düzenlenmiştir.
İÇTİMA
İçtima kelime anlamı olarak toplanma anlamına gelmektedir. Ceza hukukundaki karşılığı ise birden fazla suç işleyen failin çeşitli sebeplerden dolayı tek ceza alması durumudur. Bu suçta zincirleme suç hali mümkündür. Zincirleme suç kanunda ‘’bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır’’ denilerek açıklanmıştır.
Failin bir fiil ile birden fazla kişiye aynı suçu işlemesi halinde aynı neviden fikri içtima oluşacaktır. Kanunun 43. Maddesinin 2. fıkrasında’’ aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra hükmü uygulanır ‘’ denilerek aynı neviden fikri içtima açıklanmıştır
Kanunun 44. Maddesinde düzenlenen fikri içtima ‘’ İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’’ denilerek açıklanmıştır. Farklı neviden fikri içtima olarak da bilinen fikri içtima konusunda somut olayın özellikleri değerlendirilerek karar verilecektir.
TEKERRÜR
Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular, 5237 sayılı TCK’nın 58’inci maddesinde düzenlenmiştir. Tekerrür kelime anlamı olarak bir daha vuku bulma, tekrar, tekrarlanma anlamlarına gelir. Ceza hukukunda ise kişinin herhangi bir cezaya mahkûm edildikten sonra yeniden suç işlemesini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan bir kimsenin, cezası infaz edilmemiş olsa dahi bu kesinleşmeden sonra kanunda öngörülen süreler geçmeden yeni bir suç işlemesi haline tekerrür adı verilir.
Madde 58- (1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Mahkemelerin görev ve yetkilerini düzenleyen “5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun” ’un 12. maddesine göre bu suçun tüm fıkraları açısından görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar bakımından (..) ağır ceza mahkemeleri görevlidir.
Silahlı Örgüt Suçu Cezası
(1) Silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir
Silahlı Örgüt Suçu Zamanaşımı
Silahlı örgüt suçunda dava zamanaşımı Türk Ceza Kanunun 66. Maddesi uyarınca ‘’ Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,’’ olması sebebiyle 15 yıldır. Dava zamanaşımı suçun üzerinden belirli bir süre geçmekle dava açılmamışsa veya açılmış olmakta birlikte davanın sonuçlandırılmaması durumunda devletin cezalandırma hakkını kaybettiği ve davayı düşüren, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine engel olan bir ceza hukuku müessesesidir. Ceza zamanaşımı ise sonuçlandırılan ve mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden itibaren kanundaki sürelerin geçmesiyle devletin cezalandırma hakkını kaybettiği ve kişi bakımından ise cezanın infaz edilmemesi doğuran ceza hukuku kurumudur. Türk Ceza Kanununun 68. maddesi uyarınca somut suçta ceza zamanaşımı 20 yıldır.