Soğanlık Yeni, Pamukkale Sk. No:9, Daire:56 - KARTAL BUMERANG 34880 Kartal / İstanbul

info@arashukukdanismanlik.com.tr

+90 552 892 79 00

EZİYET SUÇU TCK 96

EZİYET SUÇU TCK 96

EZİYET SUÇU TCK 96

Eziyet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun Kişilere Karşı Suçlar isimli İkinci Kısmının “İşkence ve Eziyet” başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiştir. Kanun maddesinde düzenlendiği şekliyle;

  1. Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.
  2. Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
  3. Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
  4. Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı,

İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Sözlükte tanımlandığı şekliyle eziyet; zulüm, sıkıntı veya güçlük anlamına gelmektedir. Kanun koyucu suçun oluşabilmesi için “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışların gerçekleştirilmesi” şartını aramıştır fakat eziyet çekmesine yol açacak davranışların ne olduğunu tanımlamamıştır. Eziyet çektiren davranışların yorumlanmasını mahkeme kararlarına bırakmıştır. Her somut olayda mahkemeler ilgili davranışın mağdurun eziyet çekmesine yol açıp açmadığını değerlendireceklerdir.

Eziyet suçunu oluşturabilecek davranışları incelediğimizde ilk olarak TCK’nın sistematik yapısı dikkat çekmektedir. Nitekim, TCK’nın sistematik yapısı içerisinde incelendiğinde, eziyet suçunun işkence suçu ile beraber düzenlenmiş olması yol gösterici olabilir. Eziyet suçu ile işkence suçu arasındaki temel fark, işkence suçu özgü suçtur, sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir; eziyet suçu özgü suç olmayıp herkes tarafından işlenebilmektedir. Buradan hareketle, işkence teşkil eden fiillerin, sivil şahıslar tarafından gerçekleştirilmesi halinde eziyet suçunun oluşacağını belirtmek yerinde olur.


Eziyet Suçunun Şartları

Eziyet suçunu oluşturan fiiller temelde kasten yaralama, hakaret, tehdit ve cinsel taciz niteliği taşıyan fiillerdir. Eziyet suçunun oluşabilmesi için hangi şartların sağlanmasının gerektiği eziyet suçunun gerekçesinde yer almaktadır. Kanunun gerekçesinde açıklandığı üzere;

  • Kişiye insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine neden olan eylemler
  • Kişinin aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması
  • Bahsi geçen fiillerin ani olarak değil, belirli bir süreç içerisinde sistematik ve süreklilik arz etmesi
  • Kişinin psikolojik ve ruh sağlığı üzerinde tahrip edici etki bırakmış olması gerekmektedir.

Bu düzenlemelerin Kanun maddesinin gerekçesinde yer alması kanunilik ilkesine zarar verdiği sebebiyle öğretideki bazı yazarlar tarafından eleştirilmektedir. Fakat bizce, kanun koyucu kanun maddesinde genel bir ifade olan “eziyet çekmesine yol açacak davranış” diyerek Mahkemelere hareket alanı tanıyabilecek kadar geniş bir alan bırakmıştır. Mahkemelere böyle bir hareket alanı tanınmamış olsaydı, insan onur ve haysiyetini korumayı amaçlayan ilgili suç hakkında mağduriyetler oluşabilirdi.

Eziyet Suçuyla Korunan Hukuki Değerler

Suç ile korunan hukuki değer denildiğinde, kanun ile korunan ve suç ile ihlal edilen hak veya menfaat anlaşılmaktadır.

Eziyet suçunun düzenlenmesiyle korunmak istenen hukuki değer insan onuru, kişinin vücut bütünlüğü, ruh ve beden sağlığı, şeref ve haysiyetidir.

Eziyet Suçunun Unsurları

Maddi Unsurlar

Fiil

Eziyet suçu serbest hareketli bir suçtur. Bir kimsenin eziyet çekmesine neden olabilecek her türlü davranış ile eziyet suçu işlenebilmektedir. Eziyet suçunu oluşturan fiiller Kanun maddesinde detaylıca izah edilmemesine rağmen Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmiştir. Örnek olarak verilebilecek bazı davranışlar; kişinin karanlık ve soğuk bir yerde gözleri kapalı bir şekilde tutulması, böcek, fare gibi canlıların bulunduğu bir yere hapsedilmesi, sürekli onur kırıcı bir sıfatla seslenmek veya pis bir şey yedirmek içirmek gibi eylemler sayılabilir.

Kanunda eziyet teşkil eden davranışların neler olduğu gösterilmemiş, bunun yerine kanunun gerekçesinde, insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar eziyet olarak nitelendirilmiştir.

Eziyet suçunu oluşturan fiiller temelde kasten yaralama, hakaret, tehdit ve cinsel taciz niteliği taşıyan fiiller olmakla eziyet suçunu diğer suçlardan ayıran en önemli husus eylemin belirli bir ağırlığa sahip olmasıdır. Sonuç olarak, belirli bir süreç içerisinde ve sistematik şekilde icra edilen insan onurunu, haysiyetini kırıcı hareketlerin eziyet kapsamında olduğundan şüphe yoktur. 

Fail

Eziyet suçunun fail yönünden bir özelliği bulunmamaktadır. Eziyet suçu özgü suç özelliği taşımamaktadır. İşkence suçunun faili sadece kamu görevlileri olabilirken, eziyet suçunun faili herkes olabilmektedir.

Mağdur

Eziyet teşkil eden davranışlara maruz kalan herkes eziyet suçunun mağduru olabilmektedir. Herkes mağdur olabilirken, kanun koyucu bazı mağdur gruplarına karşı eziyet suçunun işlenmesi halinde cezayı artırıcı hükümler düzenlemiştir. Bu durum suçun nitelikli hali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Suçun Konusu

Suçlarda, hareketin yöneldiği kişi ya da şey suçun konusunu oluşturur. Bir başka deyişle suçun konusu, suçun üzerinde gerçekleştiği şeydir. 

Suçun konusu ile suçla korunan hukuki değer farklı kavramlardır. Suçun konusu, hareketin yönelik olduğu ve suç tipinde belirtilen konu iken, suç ile korunan hukuki değer işlenen fiille ihlal edilen hukuki menfaati ifade eder.

Eziyet suçu bir zarar suçu olup kişinin vücut bütünlüğü, ruh ve beden sağlığı ile haysiyet ve şerefi eziyet suçunun konusunu oluşturmaktadır.

Eziyet Suçunun Nitelikli Halleri

Türk Ceza Kanununun 96.maddesinin 1.fıkrasında eziyet suçunun basit hali düzenlenmişken, 2.fıkrasında ise cezanın artırılmasını öngören eziyet suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. İlgili hükümde;

  1. Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
  2. Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı,

İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

denilerek, eziyet suçunun bazı özel mağdur tiplerine yönelik olarak işlenmesi halinde cezanın artırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Manevi Unsurlar

Eziyet suçunun manevi unsuru kasttır. Eziyet suçunda özel kast aranmaz, failin genel kast ile hareket etmesi suçun manevi unsurunun oluşması için yeterli görülmüştür. Bu şekliyle, fail bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirdiğini bilen ve gerçekleştirmeyi isteyen kişi olarak nitelendirilebilir.

Hukuka Aykırılık Unsuru

Bir hakkın ihlalinin suç sayılabilmesi için hukuka aykırı olması gerekir. Bir fiilin hukuka uygunluk sebeplerinin dışındaki sebepler fiilin hukuka aykırılık unsurunu oluşturur. TCK’ya göre hukuka uygunluk sebepleri, kanun hükmünü yerine getirme, meşru savunma, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızasıdır. Bu sebeplerin yokluğu halinde ilgili hakkın ihlali suç olarak kabul edilecektir.

Eziyet suçu ile korunmak istenen hukuki değerlerin önemi göz önüne alındığında (insan onuru, şeref ve haysiyeti, kişinin vücut bütünlüğü), bu suçta hiçbir hukuka uygunluk sebebine dayanılamayacağından dolayı suçun kesin bir şekilde hukuka aykırılık unsuru mevcut denebilir.

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Teşebbüs

Suça teşebbüs TCK’da “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklinde düzenlenmiştir. Devam maddesinde teşebbüs aşamasında kalan suçların daha az cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda, eziyet suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde verilecek cezada indirim yapılacaktır. Eziyet suçunun teşebbüs aşamasında kalmasına, kişinin tam falakaya yatırılmak üzere ellerinin ve ayaklarının bağlanması üzerine henüz fiziki saldırı başlamadan kişinin kurtulması örnek olarak verilebilir.

Burada belirtmek gerekir ki, kişi, elverişli hareketler ile icraya başladıktan sonra gönüllü olarak eyleminden vazgeçmesi durumunda, TCK m.36 Gönüllü Vazgeçme hükmü uyarınca teşebbüsten dolayı cezalandırılmayacaktır. Sadece, eylemin yapılan kısmı esasen bir suç oluşturuyorsa sadece o suçtan dolayı cezalandırılacaktır.

İştirak

Eziyet suçu iştirak bakımından bir özellik arz etmez. Bu suça azmettirme ve yardım etme şeklinde iştirak mümkündür.

İçtima

Eziyet suçunu oluşturan ayrı ayrı tehdit, hakaret, yaralama ve cinsel taciz gibi suçlar belirli bir süreçte sistematik ve sürekli şekilde gerçekleştiğinde ayrı ayrı suç olarak değerlendirilmeyip hep birlikte eziyet suçunu oluşturacaktır. Eziyet kapsamında işlenen kasten yaralama, hakaret, cinsel taciz niteliğindeki eylemler ayrıca cezalandırılmaz. Bu eylemler halihazırda eziyet suçunun unsurlarıdır. Örneğin, mağdurların aşırı sıcak ve pis bir ortamda tutulmaları, bu esnada bir yandan hakarete uğramaları gibi bir durumda tek bir eziyet suçunun oluşacağı kabul edilir.

Eziyet teşkil eden davranışlar aynı anda birden fazla mağdura karşı gerçekleştirilirse zincirleme suça ilişkin hüküm tatbik edilir.

Soruşturma Usulü

Eziyet suçu, kamu yararını doğrudan ilgilendirdiğinden, takibi şikayete bağlı olmayıp resen soruşturulan suçlardandır. Savcılık eziyet suçunun işlendiğini öğrenir öğrenmez konuyla ilgili soruşturma başlatır. Suçtan şikayetçi olunmuşsa dahi, şikayetten vazgeçilmesi kamu davasının düşmesine neden olmaz.

Eziyet Suçunda Uzlaşma

Uzlaştırma kapsamında olan suçlar, savcılık tarafından soruşturma aşamasında, mahkeme tarafından kovuşturma aşamasında uzlaşma bürosuna gönderilmektedir. Ancak eziyet suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almamaktadır.

Eziyet Suçu Cezası

Suçun basit şeklinin yaptırımı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Nitelikli unsurların varlığı halinde ceza, üç yıldan sekiz yıla çıkabilmektedir.

Eziyet suçu kapsamında hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilemez.

Eziyet suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında diğer koşullarının da oluşması şartıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Eziyet Suçunda Zamanaşımı

Eziyet suçunun olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıl, nitelikli halinde zamanaşımı süresi ise 15 yıldır.

Eziyet Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Eziyet suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

Eziyet suçunda yetkili mahkeme, genel yetkili mahkeme olan suçun işlendiği yer mahkemesidir.

Eziyet Suçu ile Kötü Muamele Suçunun Farkı

Kötü muamele suçu, TCK’nın 232.maddesinde, Topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının Aile düzenine karşı suçlar başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenmiştir. İlgili maddede;

Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmiştir.

Öncelikle kötü muamele suçunun fail ve mağduru, aynı konutta yaşayan kimselerdir. Eziyette ise, böyle bir sınırlama yoktur. Kötü muamele suçundaki davranışlar merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte davranışlar olarak belirtilebilir. Burada korunun hukuki değer, aile düzeninin korunmasıdır. Eziyet suçunda ise, insan onur ve haysiyetinin korunması amaçlanmıştır. Diğer bir fark ise, kötü muamelenin varlığı için sistematiklik ve süreklilik aranmamaktadır.

Eziyet Suçuna İlişkin Yüksek Mahkeme Kararları

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararlarda, bir eylemin işkence, zalimane veya insanlık dışı muamele kapsamında görülebilmesi adına asgari bir ağırlık düzeyine erişmiş olmasını aramaktadır. Bu asgari düzeyin değerlendirilmesi, işin doğası gereği görecelidir ve muamelenin veya uygulanan cezanın niteliği ve bağlamı, bunların icra edilme tarzı ve yöntemi, süresi, doğurduğu maddi veya manevi sonuçları ve bazı olaylarda mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın bütün koşulları birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır (İrlanda/ Birleşik Krallık, 18 Ocak 1978[15]; Tyrer-Birleşik Krallık, 25 Nisan 1978[16]).

İşkence” seviyesine varmayan fakat yine de önceden tasarlanmış, uzun bir dönem içinde saatlerce uygulanmış ve fiziki yaralanmaya veya yoğun maddi veya manevi ıstıraba sebep olan insanlık dışı muameleler “eziyet” olarak tanımlanabilir (B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 22). Bu hallerde meydana gelen acı, meşru bir muamele ya da cezada kaçınılmaz bir unsur olarak bulunan acının ötesine geçmelidir. İşkenceden farklı olarak “eziyette”, ızdırap verme kastının belli bir amaç doğrultusunda yapılması aranmaz. (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. İrlanda/Birleşik Krallık, B. No: 5310/71, 18/1/1978, § 167; yukarıda geçen Eğmez/Kıbrıs, § 78).

AİHM, fiziksel saldırı, darp, psikolojik sorgu teknikleri, kötü şartlarda tutma, kişiyi kötü muamele göreceği bir yere sınır dışı ya da iade etme, devletin gözetimi altında kişinin kaybolması, kişinin evinin yok edilmesi, ölüm cezasının infazının uzunca bir süre beklenilmesinin doğurduğu korku ve sıkıntı, çocuk istismarı gibi muameleleri “insanlık dışı muameleler” olarak nitelendirmiştir (bkz. yukarıda geçen İrlanda/Birleşik Krallık; Ilaşcu ve diğerleri/Moldova ve Rusya, [BD], B. No: 48787/99, 8/7/2004, §§ 432–438; Soering/Birleşik Krallık, B. No: 14038/88, 7/7/1989, § 91; Jabari/Türkiye, B. No: 40035/98, 11/7/2000, §§ 41–42; Giusto/İtalya, B. No: 38972/06, 15/5/2007). Bu nitelikleki muameleler Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında “eziyet” olarak nitelendirilebilir.

Yargıtay verdiği kararlarda genel olarak belirli bir süreç içerisinde ve sistematik davranışları eziyet kapsamında nitelendirmektedir. Örnek olarak;

Sanıkların kız kardeşlerini aşağılayarak küçük gördükleri, korkutmak suretiyle baskı altına aldıkları, tehdit ederek kötü muamelede bulundukları ve darp ettikleri, süreklilik arz eden psikolojilerini bozan ve insan onuru ile bağdaşmayan bu davranışlarının mağdurelerin bedensel ve ruhsal yönden acı çekmelerine yol açtığı anlaşılmakla..” 

Sanıkların muhtelif zamanlarda katılan Adem Tunca’nın 13 aylık çocuğu olan mağdurun vücudunda sigara söndürmek, ısırmak ve olay günü de arabada saatlerce tek başına aç susuz bırakıp bakımını da yapmadan, dövüp kolunu kırmak suretiyle süreklilik gösteren eylemlerinin, eziyet suçunu oluşturduğu..”

..Sanıkların sistematik ve süreklilik arz edecek biçimde mağdurun ellerini ve ayaklarını ters askıyla bağladıktan sonra üzerinde sigara söndürmeleri, ayak altlarına sopayla vurarak darp etmeleri şeklinde geçekleşen eylemlerinin TCK’nın 96’ncı maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu…”

“…Sanık … hakkında kurulan “Beraat” hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; suç tarihinde 15 yaşından küçük … mağdur hakkında… Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 17.11.2014 tarihli adli muayene raporu içeriğinde, mağdurun “sol göz altında ekimoz, sol kaş üzerinde ekimoz, sağ dirsekte sıyrık, kalçada sol gluteal bölgede iki adet yara izi, bel bölgesinde 1×2 cm.’lik ekimoz, sol koltuk altı ve göğsü sol yanda, sol iliak kanat üzerinde kızarıklıklar” bulunduğu ve söz konusu yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun belirtildiği, mahkemece tanık sıfatıyla dinlenen ve tarafsızlığı konusunda sanıklarca herhangi bir itirazda bulunulmayan …’in “geçen sene haziran ayında…… ve …’ın Kundu’daki evlerinin bahçesine gittim. …

Bir köşede küçük yaştaki bir çocuk dikkatimi çekti. Çocuk pislik içinde altına pislemiş ve pisliği dışarı taşmış şekilde yine ayağından iple bağlı ve bir yere sabitlenmiş halde bir çocuğu gördüm” şeklindeki anlatımları ile mahkemece yapılan ihbar üzerine Antalya 1. Çocuk Mahkemesi’nin 04/03/2015 tarihli ve 2015/24 tedbir talebi sayılı, mağdur çocuk hakkında verdiği koruma kararı, mahkemece eylemi sabit görülen temyiz dışı sanık …’nın eyleminin farklı zaman aralıklarına yayıldığının kabulü ve tüm dosya kapsamından, sanığın eyleminin TCK’nin 96’ncı maddesinde yer alan “Eziyet” suçunu oluşturduğu..”

“…Mağdurun soruşturma aşamasında; 19 yıldır evli olduğu eşinin, kendisini sürekli dövdüğünü, olay tarihinde de saat 23.00 sıralarında maddi sorunlar sebebiyle çıkan tartışmada kendisine hakaret ederek, yüzüne, boynuna, kulak bölgesine yumruk atmaya başladığını beyan ettiği, mağdur hakkında Şanlıurfa Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 30.12.2014 tarihli raporda, “Boyun bölgesinde 0,5 cm. çaplarında sıyrık şeklinde ekimotik alanlar, daha önceye ait olduğunu söylediği, şu an olmadığı belli olan 3–4–3–3 cm. boyutlarında düzgün sınırlı kesi-yanık şeklinde 4 yanık izi, bir tane de 4 cm. boyutunda yan şekilde kesi yanık, sağ meme üst bölgede kelebek şeklinde 4×4 cm. boyutunda yanık izi, ayrıca sırtta hortum/sopa izine benzer 3×1 ve 3×1 solda ve 3×1 şeklinde sağda darp izleri mevcut, sağ kol orta bölgede düzgün sınırlı 2×1 cm. boyutunda eski kesi mevcut olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, sanığın eyleminin TCK’nın 96/2-b maddesindeki eziyet suçunun yasal unsurlarını taşıyıp taşımadığı hususunun tartışmasız bırakılması..”

“… Mağdurlar haklarında çocuk cerrahi uzmanınca düzenlenen 18.07.2012 tarihli anal muayene raporlarında anüs bölgesinde herhangi bir yırtılma, cebir, darp veya zorlama tespit edilmediğinin ve 14.07.2012 tarihli genel muayene raporlarında her iki mağdurun vücutlarında muhtelif çaplı ekimozlar bulunup bundan dolayı basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde yaralandıklarının bildirilmesi, mağdur …’nün aşamalarda gerek kendisine gerekse diğer mağdur …’e yönelik gerçekleştirildiğini iddia ettiği eylemlerle ilgili çelişkili anlatımlarda bulunması, sanıkların inkara yönelik savunmaları, tanık beyanları ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, suça sürüklenen çocukların, mağdurlara yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüs ettiklerine dair cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp mevcut haliyle mağdurlara yönelik sopayla dövme, çıplak halde soğuk suyun altında beklettikten sonra tekrar sopayla darp etme şeklinde gerçekleşen eylemlerin bütün halinde TCK’nın 96. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu..”